İçeri ilk girdiğiniz anda, İstanbul’da çok rastlamadığımız Ege ilhamlı, dostane bir ambiyans sizi kucaklayıveriyor. Çizgili minderleri, çini porselen tabaklarla donanmış göz alıcı duvarı, çaydanlık fenerleri, kuş kafesleri, reçel kavanozları ve zeytin yağ şişeleri sergilenen raflarıyla, bu ufak mekana beyaz ve mavi hakim. Sanki metropolit bir şehirdeki restorana gelmemişiz de, Alaçatı’daki bir arkadaşın yazlık evinde yemek partisindeyiz.
Türkiye’nin değişik yörelerindeki küçük üreticilerden getirtilen taptaze malzemelerle hazırlanan yemekler de, tasarımın kendisi kadar sizi evinizde hissettiriyor. Felsefeleri, bazen malzemelerin özünden çalabilen “farklı olacağım” hilelerinden uzak durarak, Anadolu ev yemeklerinin saflığını ortaya koymak.
Favorilerimiz mücver, nar ekşili kısır, fırında köy tavuğu ve karalahana sarma oldu. Kahvaltılarını henüz deneyimlemedim ama duyduğum kadarıyla hafta sonları da oldukça popüler bir mekan haline gelmiş. İtiraf etmeyelim ki dekoru yemeklerinden bizi daha çok etkiledi. Buna rağmen bu yeni keşif, şehrin gösterişçi koşuşturmasından hoş, sıcak bir kaçış. İstanbul’un böyle daha “naif” yerlere ihtiyacı var.
Naif
Kemankeş Mah., Mumhane Cd No:52, Karaköy – (0212) 251 5335
Saatler: 8:30 – 0:30
Başlangıçlar: 7TL-22TL; Ana yemekler: 17TL-44TL
(menüde rakı olmamasına rağmen, istediğinizde servis edebiliyorlar…)
